“BT Haber” 11-17 Temmuz 2011, Sayı:829
İş Dünyası Kurmay Nişanı
Uzunca bir süredir hemen her profesyonelin elinde, iş dünyasının iletişim standartı Blackberry’den bir tane oluyor. Bir kesim iPhone ve benzerlerini kullansa da çoğunlukla bir Blackberry ile takımı tamamlıyor. Neticede çift silahlı şilahşörler gibi iki mobil telefonu ile gezen önemli sayıda insan var iş dünyasında. Temelde iki grup Blackberry kullanıcısından bahsetmek mümkün. Blackberry’nin iş dünyasında standart mobil iletişim aracı haline gelmesi sonrasında bazı kişiler merak ettiği veya öykündüğü için alabiliyor. Özellikle hatlı kampanyalarla beraber çeşitli gelir gruplarına ait kullanıcı sayısı bu şekilde artıyor.
Ancak Blackberry’ye asıl ününü kazandıran, beyaz yakalı iş dünyasındaki hakimiyeti. İş dünyasında üst ve orta düzey yöneticilerin neredeyse tamamı Blackberry kullanıyor. Diğer taraftan sahada çalışan belirli bir kesime de şirketler tarafından Blackberry tahsis ediliyor. Hatta Blackberry, şirketlerin bu gruplardaki çalışanlarına yönelik standart personel paketlerine eklenmiş durumda, tıpkı sigorta, öğlen yemeği veya servis gibi. Bu arada patronların da önemli bir kısmını katabiliriz Blackberry kullanıcı grubuna.
Bu çerçevede, elinizde bir Blackberry ile göründüğünüzde zaten iş dünyasındaki yönetici elit kesime dahil olduğunuz ya da bu kesime girmeye aday gruptan olduğunuz anlaşılıyor. Sonuçta, ister planlı ister plansız olsun bu mobil erişim opsiyonu bir profesyonel sınıf sembolü haline geliyor. Özellikle beyaz yakalı işgücünün kariyer gelişimindeki önemli bir bileşen haline geliyor. Bir çok kişinin iş beklentisinde yer almaya başlıyor. Yeni işine terfi ile transfer olan genç bir çalışanın kafasındaki netleştirilmesi gereken maddelerden birine dönüşebiliyor. Elde etmenizin anlam taşıdığı bir ayrıcalık olabiliyor. Ya da şirketin çalışanı kapmak için verdiği özlük haklarından biri gibi konumlanabiliyor.
İşinize katkınızı Akıllı Telefonlar ile artırın !
Blackberry’nin işteki başarısı, iş yazışmalarında yani email kullanımında kolaylık sağlayan teknolojik ve fonksiyonel ergonomisinden kaynaklanıyor. Zaten telefon olarak da kullanabiliyorsunuz. Hatta BBM ile anında mesajlaşma da mümkün. Harika yani! Tabi işe katkısı da bu özelliklerinden kaynaklanıyor. İlerde benzer yetkinliğe sahip olabilecek farklı marka veya modeller de gündeme gelebilir tabii. Bu yazıda Blackberry sadece ilk olmasından dolayı başlıktaki yerini aldı.
Örneğin, bir iş günü sabah 07:00’de tam işe hazırlanmak üzere uyanan çalışkan bir personele tam o anda email geliyor. Yatağın yanında duran Blackberry’sini kontrol ediyor. Önceki gece saat 01:00’de patronun aklına gelen bir sorunun sabaha kadar 02:00’de, 03:00’de ve 05:00’de sırasıyla yukarıdan aşağıya ilgili yöneticilerden geçerek kendisine gönderildiğini görüyor. O da dişini fırçalamayı erteleyip hepsine cevap yazmaya başlıyor. Patronun aklına takılan konuya ilişkin yapılacakları 10 dakikada maddeleyip email zincirindeki herkese gönderip sonra işe gitmek üzere yola koyuluyor. Yolda emailde yazdıkları için yapacaklarını aklından listeliyor. Geç kalmadan saat 09:00’da ofisinde, işinin başında olmak istiyor. Ne kadar güzel, ama soru işareti de burada zaten..!
Bu arkadaşımız işinin başına gerçekte 07:00’de geçmiş gibi görünüyor. Yani sadece bu örnek güne özel. Yoksa her bir gün ayrı bir senaryo yaşanması da muhtemel. Bazısında akşam yatmadan önce de yöneticiden ya da patrondan bir piyango mesaj peydahlanabilir. Ya da bir doğumgününde tüm insanlar eğlenirken bir başka profesyonel iş ahalisine emaille derdini açıklamaya çalışıyor olabilir. Örnekler sonsuz…
Bu şekilde çalışan bir çok profesyonelin, mesaisinin halen saat 09:00’da başladığıyla ilgili inancı sürüyor, gerçekleri gözden kaçırmasına neden olan. O da mesaisinin aslında bu örnekte 07:00’de başladığı. Hatta kendisinden bir üst yöneticisin ise mesaisinin saat 05:00’de başladığı ya da onun da bir üstündeki için mesainin saat 03:00’de başladığı gibi….
Bu basit örnekte bile mobil internetin, iş verimliliği ile angarya arasındaki ince çizgide kalan ve tarif etmeye henüz yeltenmediğimiz evrimini hissediyoruz. Bir yandan her an ve her yerden işe erişmenin mümkün olduğu heyecanla anlatılırken diğer taraftan mesai harcamak kavramının bu mobil çalışma kabulüyle ne anlama geleceği üzerinde çok da durulmuyor.
Mobil dünyada çalışma saatleri var mı?
Teknolojiyi nasıl kullanacağımızı keşfetmeye çalışırken tecrübe edilen egzersizleri yaşıyoruz sanırım. İşgücüne mobil erişimin ertesi sabah sorulacak sıradan bir soruyu akşamdan merak etme ve çalışanınıza sorma hakkını kendinde hissetmekle beraber ele alınması gerekiyor. Bir yandan da iş dünyasının mobil internet çağındaki hızını dikkate almadan başarıda sürekliliği ne kurumların ne de bireylerin kazanmasının mümkün olamayacağını kabullenmek gerekiyor. Basitçe, Facebook’da şirketinizin sayfasına müdahale edilmesi gereken acil durumu gece 11:00’de farkediyorsanız gece 11:00’de tüm ekibi de bilgilendirip hızlı harekete geçmeniz gerekiyor.
Çalışma saatlerine indirgenmiş bir iş modelinden vageçmenin verimi artırıyor olacağı muhakkak. Aynı zamanda adapte olabilen kişiler için iş anlamında bir motivasyon sağlayacağı da düşünülebilir. Sonuçta bir ressama kimse sabah 09:00’dan akşam 18:00’e kadar çalışıp öğlen de 1 saat yemek molası verebileceğini söylemiyor. Bir bestecinin işine ve keyfine hizmet ettiği sürece günde 24 saat çalışmasında kimse açısından bir sakınca olamaz. Aslında patron da benzer durumda, kendi işini hangi ölçüde vakit ve eforla geliştireceğine karar veren tek faktör yine kendisi. Ancak amacı, ücreti ve kapsamı belirli bir çerçevede çalışan işgücü için aynı varsayım ile hareket etmek ne kadar doğru olacaktır? Sadece tüketim kalıbına iliştirilmiş kariyer adımları ile beslenen ve herkes “işinin sahibi olmalı” gibi bir söylem yeterli olabilir mi?
Sonuç olarak, mobil internetin iş dünyasına bir katkısının da mesai saatlerini ortadan kaldırması olduğunu düşünürken tüm yönleriyle bütün resmi dikkate almamız gerekiyor. Çalışma disiplinini, personelin her an işe hazır olması beklentisiyle neredeyse 24 saate çekmek anlamına gelen mobil çalışma modelinin bu bakışla ilgili kurum ve örgütlenmeler tarafından ortaya konması yakın geleceğimizin öncelikli projesi olmak zorunda. Yani, asıl amaç mevcut çalışma saatlerini mobil telefonlar ile dolaylı olarak artırmak değil niteliğini ve çerçevesini verimliliğe dönüştürmek olmalı. Ancak böylelikle mobil internetin işverenler ve işgücü tarafından hem verimliliğin artırılacağı hem de teknolojik evrim ile insanların hayatının güzelleşeceği bir karışım haline gelmesi mümkün olabilecektir. Aynı zamanda çalışma hayatını, bireylerin tercih ettiği alanda 24 saat hizmet vermeye hazır olabilecekleri bir iklime dönüştürebilecektir.
Comments